1 Ağustos 2017 Salı

ÇELİŞKİ

Ağustos 01, 2017 0 Comments
Yalan söylüyorsunuz ama dürüstlük istiyorsunuz.
Değer vermiyorsunuz ama karşınızdakinin size değer vermesini istiyorsunuz.
Umursamıyorsunuz ama önemsenmek, sevilmek istiyorsunuz.
Gerçekten, kendinizle çelişiyorsunuz. En küçük şeyleri bile problem yaparken sizin için önemli olan karşınızdaki insanın düşünceleri değil, sizin problemleriniz. Yanılıyor muyum? Bazı şeyler karşılıklıdır. Güven gibi. Sevgi gibi. Nefret gibi. Birine karşı nefret beslerseniz ondan sevgi bekleyemezsiniz. Mutluluk dediğiniz şey için herkesi harcarsınız aslında. Kendinizi en yükseğe oturtmak için başkalarını itersiniz o yükseklikten. Sizi önemseyen biri gelip size bunu söylediğinde kabul etmezsiniz kendinizi haklı çıkarmak için her şeyi yaparsınız. Kavga bile edersiniz.hatta size söyleyen kişinin sırlarını ortaya dökersiniz. İtiraf edin, yaparsınız. Acımasızsınız, aranızın çok da iyi olmadığı biri öldüğünde sevinirsiniz hatta utanmasanız göbek atıp oynarsınız. Sizle aynı bu özellikleri taşıyan insanların arkasından atıp tutarsınız, nefret, kin beslersiniz. Ama kendinizinde aynı şeyi yaptığından haberiniz yoktur. Böylesiniz işte, kendisinden haberi olmayan fakat başkalarının her adımını bilen insanlarsınız(!). Nereden mi biliyorum? Kendimi tanıyorum. İnsanları da tanımaya çalışıyorum. Dünyayı görüyorum, insanları görüyorum. Gülümsüyorum. Gözlerim kapalı bir şekilde insanları idam sandalyesine oturtmuyorum. Ama önce kendimi tanıyorum, önce kendimi biliyorum, önce kendimi ezberlemeye çalışıyorum. Ancak o zaman eleştirdiğimiz insanlardan olmadığımızı fark edebiliyoruz çünkü.



 Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Belki de bu kadar öfke içerikli olduğu için sıkılabilirsiniz, hakkınızdır. Fakat çevremizde elbet bu tür insanlar var o nedenle ben de içimdekileri buraya dökmek istedim. Kendinize iyi bakın Scarlet:'tan sevgiler....

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Sonat-Işılsu Gültekin Kitap Yorumu

Temmuz 10, 2017 4 Comments
Herkese merhabalar efeniim, nasılsınız? Tatiliniz nasıl geçiyor? Bugün biraz çerezlik ama beni bol bol ağlatan bir kitaptan bahsedeceğim size. Kitabımızın adı Sonat.

 Valla ne diyeyim, beni bile ağlattı. Hazan ve Hazar'ın maceralarını okuyoruz, Hazar'ın annesi Rus, babasını ise hiç tanımamış. Hazan'ın ise annesi bipolar bozukluğuna sahip bu yüzden sisli bir çocukluk yaşamış ve her daim bir tarafı buruk kalmış, babası ise kanser, babasına o kadar düşkün ki ayrılık düşüncesi onu derin bir kedere boğuyor. Karakterlerimizin yollarını birleştiren şey aslında yetenekleri,Hazan yan fülüt ve keman çalıyor Hazar da piyano aslında Hazar'ın on parmağına on marifeti var. Hazar makine gibi işleyen bir beyne sahip, öyle ki bazen başına iş bile açabiliyor bu zekası. Bir okuduğunu asla unutmuyor, bilgisayarların kodlarını bir bakışta çözebiliyor ve daha niceleri.

 Aslında kitabın başlarında 'kötü çocuk iyi kız klişesi ya bu' desem de zincirlerimi kırıp okumaya devam ettim, eh iyi ki de devam etmişim! 200.sayfadan sonra kitap bir anda sizi bir döngünün içinde alıyor. Bir yandan çukurdan çıkmaya çalışırken bir yandan da kahramanlarımızın içindeki savaşa ve birbirlerindeki aşka konuk oluyoruz diyebilirim. Aşırı romantizm beni çok sıkar okumayı bırakırım hatta ama bu kitap öyle değildi. Zincirleme olayların içinde buluyoruz kendimizi bir nevi. Hazan'a Tilki diye sesleniyor Hazar. Kabul etmek istemeseler bile aralarında bir çekim var ve bu çekim onları sonsuz bir aşka itiyor.Ayrıca kitabı okurken Youtube'da kitap için düzenlenmiş playlist'e de bakmanızı öneririm harika şarkılar var. Şuraya koyuyorum bak *şuraya*. Final bölümündeyse Vadim Kiselev-Alone in the dark dinlemenizi tavsiye ederim.He, bir de peçeteleri hazırlayın. Hepinize mutlu tatiller dilerim:)Kendinize iyi bakın, Scarlet'tan size sevgiler...